Bir yudum Kıvan

Bir yudum Kıvan

3 Aralık 2015 Perşembe

Haydi Çocuklar Tiyatroya




Günümüzde Tv programları, diziler, filmler her ne kadar tiyatronun önünü kapattıysada bilinçli ebeveynlerin çocuklarını erken yaşlarda tiyatro ile buluşturduklarını biliyorum. Çünkü Çocuk tiyatroları, çocukların hem severek izledikleri hem de onların gelişiminde etkili bir rol oynayan sanatsal bir aktivitedir. Özellikle de kış aylarında çocuklarıyla birlikte kaliteli vakit geçirmek isteyen ailelerin ilk adresi tiyatro salonları oluyor. Uzmanlar çocukların taklit yoluyla öğrendiklerini ve uygulamaya başladıklarını bunu uygularken de bedenlerini kullanmayı, dış dünyayı, canlıların birbirleri ile olan ilişkilerini, iletişim kurmayı, ekiple çalışmayı ve destek olmayı tiyatro ile öğrendiklerini söylüyorlar. Son zamanlar da tiyatro çocuk psikolojisinde bir tedavi yöntemi olarak da kullanılıyormuş. Örneğin, çocukların problem yaşadığı kişilerin yerlerine geçerek karşısındakini anlama becerisini kazanmayı, o an çözüm yolları üretebilmesini sağlıyorlarmış. Ehh hem eğlenceli hem de faydalı bu aktiviteden çocuklarımızı neden mahrum bırakalım ki?



Ayrıca çocuk oyunlarının doğru seçilmesi ve oyunlardaki model davranışlar çocukların var olan korkularınının azalmasına da sebep oluyormuş. Çocuklarımızı kapalı 2 boyutlu ekran karşısından alıp, açık 3 boyutlu ve interaktif iletişim kurabilecekleri çocuk tiyatrolarıyla tanıştırmalıyız.



Kıvan ilk tiyatro deneyimini geçtiğimiz ay yaşadı. Benim ona 2 yaş doğum günü hediyemdi. Büyük adam gibi pür dikkat oyunu izledi, oyuna katıldı, tempo tuttu gözlemlediğim kadarıyla çok büyük keyif aldı hatta oyun bittiğinde daha daha dedi. ( eğer bir şeyin arkasından daha daha demişsek o şeyi çok sevmişizdir J) Oyunun adı Ali Baba’nın Çiftliği, Devlet Tiyatrosu ve fiyatları inanılmaz uygun.



Hayvanlara iyi davranan, onlara çok iyi bakan Ali Baba nın çiftliği, Ali Baba’nın rahatsızlığını fırsat bilen zalim Baron tarafından ele geçirilmek istenmektedir. Evlerinden ayrılıp yolları Adalet Ormanı nda kesişen ve Bremen Mızıkacıları ndan da tanıdığımız kahramanlarımız Köpek Bastır, Eşek Fret, Kedi Guendillın ve Horoz Tortelini ise Arı Maya nın liderliğinde Ali Baba nın çiftliğini Baron dan kurtarmak için bir maceraya atılırlar. Onların bu serüvenine de bizler şarkılarla, kahkahalarımızla ve alkışlarımızla eşlik ettik. Gerçekten çok eğlendik.





Salonda Kıvan’dan küçük izleyicilerde vardı. Kimisi korktu ağladı, kimisi keyif aldı. Çok gürültü, uğultu vardı ama kimse kimseden rahatsız olmadı. Aman benim çocuğum durmaz, bağırır çağırır diye düşünmeyin, çocukların sabit bir şekilde oturup oyunu izlemesini de beklemeyin önemli olan orada bulunmaları sahne kokusunu almaları. Çocuğunuzun sevip sevmeyeceğini, salonda durup durmayacağını denemeden bilemezsiniz. Gün içerisinde birçok yere gereksiz paralar harcıyoruz çoğumuz. Eğer korkar, ağlar, sıkılırsa en kötü salondan ayrılırsınız giden bilet parası olur. Peki ya severse?



Bulunduğunuz şehre göre google amcadan yardım alarak şehrinizde oynanacak oyunları öğrenebilirsiniz.



Bizim bir sonraki durağımız Niloya müzikali. Kıvan Niloya’yı karşısında canlı canlı görünce ne tepki verecek çoook merak ediyorum.



Sevgiyle kalın,

 

23 Kasım 2015 Pazartesi

Bebek Çantasında Neler Olmalı?

Geçtiğimiz günlerde Kıvan'ı doktorumuza götürmüştüm. Yeni doğum yapmış heyecanı gözlerinden okunan acemi bir anneyle tanıştım. Dışarı çıkarken bebek çantasına neler almalıyım diye kara kara düşünüyor yakınlarıyla sohbet edip bir taraftan da notlar alıyordu. 2 yıllık annelik tecrübem ve neredeyse Kıvan doğduğundan beri her gün sokakta olan bir anne olmam bu konuda kendimi deneyimli hissetmeme sebep oluyordu haliyle :) ve hemen duruma el koyarak ben yanıma neler alıyordum diye taze annemize başladım saymaya.

Her anne bebeği doğduğu andan itibaren, birbirinden heyecanlı ve harika deneyimler yaşamaya başlar. Kiminin eli ayağına dolanır o anda neler yapması gerektiğini çözümleyemez, kimisi gayet cool her şeyi akışına bırakır. Kimi annede pratik bilgiler edinmek için hemen araştırmalara başlar ve deneyimli annelerin notlarına baş vurur. Bu yüzden bende dışarı çıkarken Kıvan'ın çantasında neler vardı siz sevgili anneciklerle paylaşmak istedim. Sonuçta bir elin nesi var iki elin sesi var diye boşuna dememişler. Devir bilgi alışverişi yapma devri.

Gelelim çantamızın içindekilere;

Malum yeni nesil anneler bebeğinin 40'ının çıkmasını beklemeden onlarla çevreyi yeniden keşfetmeye başlıyorlar. Öncelikle dışarıda ne kadar süre kalınacağı önemli bir nokta. Yeni doğan bebek ihtiyaçları için 1 saat bile çok önemli.
Eğer bebeğinizle kısa süreli bir yürüyüş planlıyorsanız yedek bebek bezi, ıslak havlu, alt değiştirme örtüsü, mevsimine göre bahtaniye, 1 yedek kıyafet, emziriyorsanız emzirme önlüğü, mama veriyorsanız sıcak su ve mamasını yanınızda almanızda fayda var.
Ama planınız uzun süreli bir gezinti ise ve bebeğiniz fazla beslenme sonrası kusuyorsa bunlara ek olarak birkaç takım kıyafet, çorap, tükürük bezi alabilirsiniz. Bebek arabalarına takılan çıngıraklı oyuncaklar onun yolculuk sırasında keyifli vakit geçirmesini sağlayacaktır. Bebeğinizin çantasına sığabilecek boyutta küçük bez çantası yaparsanız emin olun çok rahat edersiniz. Ben hala kıvan için minik bir bez çantası bulundururum. İçinde 3-5 adet bebek bezi, ıslak havlusu, alt değiştirme örtüsü ve kremleri olur. Sadece anne sütüyle beslenen 0-6 ay bebeklerimiz için bunlar yeterli olacaktır. Tabi ayına göre mutlaka ilgilendiği oyuncak ve kitapları da yanınızda bulundurursanız sizin içinde büyük avantaj olur. Ek gıdaya başlayan bebeklerimiz içinse dışarıya çıkarken o ayki beslenme planına göre yiyeceklerini, mama önlüğünü, biberon, suluk vs. yanınıza almanız gerekiyor.
Bebeğiniz ile dışarı çıkmaktan korkmayın emin olun zorlandığınız anda size yardımcı olabilecek birilerini bulabilirsiniz. Doğdukları andan itibaren yeni dünya adapte olmaya çalışan ve algıları açık bebeklerimizi eve kapatıp onların kaşif ruhlarını köreltmeyelim. Ayrıca sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirebilmek için biz annelerinde nefes almaya ihtiyacı vardır. Emin olun beğiniz pusetinde açık havada mis gibi uyurken sizde bir bankta, kafede ya da çay bahçesinde ayaklarınızı uzatarak kitabınızı keyifle okuyup ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Yazımı bitirmeden küçük bir not eklemek isterim, sevgili anneler nerede olursanız olun bebeğinizi emzirmekten çekinmeyin. Bırakın size bakan gözler utansın.

Bebeklerinizle birlikte bol gezmeli günler dilerim.

Sevgiler,

16 Ekim 2015 Cuma

Minik Tiryakimin Memesiz Hayata Başlangıcı

Doğum için hastaneye giderken içimde hem bir sevinç hemde nedensiz bir üzüntü vardı. Bu üzüntünün nedenini artık biliyorum. Bebeğime bir daha hiç bu kadar yakın olamayacaktım. Taki onu ilk göğsüme verdiklerinde sanki kodlanmış gibi ustaca mememe yapışıp beni emmeye başlayana denk. Şimdi bu bağımızda son buldu. 2 yaş oğluma çocukluğu getirmişti çünkü. Bana kalsa ömrümün sonuna kadar emzirirdim onu söylenmelerime sırt ağrılarıma rağmen bıkmadan usanmadan. Ama erkekti nihayetinde artık bitirmemiz gerekiyordu meme alışkanlığını. Çünkü çok bağımlıydı. Önümüz arkamız, sağımız solumuz her anımız meme idi. Açlık giderme aracı değil doyulması imkansız bir hazdı onun için. Anne annemiz askere kadar emecek herhalde bile diyordu. Kıvan her şeyi çok net anladığı için meme konusunun yanında konuşulmasını istemiyordum. Çünkü çevremiz koca adam oldu, artık gerek yok, emmiyor ki oynuyor resmen diyen kendilerince cümleler türetiyordu ama bu Kıvanın daha çok memeye bağlanmasına sebep oluyordu. İlk adım olarak meme bırakma konusunu Kıvan'ın yanında konuşmayalım diye kesin kararımı ortaya koydum. Sonra okumaya başladım. Bloglar, makaleler, uzman görüşleri önüme ne geldiyse hepsini okudum. Okuduğumda anladığım en önemli şey her bebeğin annesine özgü olduğuydu. Bu yüzden ilk önce bebeğimi dinlemeye başladım o ne istiyordu? Memeyi bırakmaya hazır mıydı? Sonra kendimi dinledim. Ben ne istiyordum? Oğlumla aramdaki bu tarifsiz bağı bırakmaya hazır mıydım? Azar azar bırakmak hem oğluma acı verecekti hem de bana. O istediğinde meme yok ben istediğimde meme var. Bu durum sadece kafa karışıklığına yol açacak daha çok asabileşmesini sağlayacaktı. Başka bir yol denemeliydim. Önce kafamda bitiş tarihi belirledim. 2. yaş doğum gününü kutladıktan sonra Kıvan'ın memeyle ilişkisini koparacaktım. Tabi bu bir alt yapı istiyordu. Bunun için 1 ay önceden gündüzleri oyalayabildiğim kadar oyaladım Kıvan'ı. Sadece öğle uykusuna geçişlerde, akşam uykusuna geçişlerde ve gece uyandırdığında emzirdim. Büyük gün yaklaştıkça beni stres, derin üzüntü sarmaya başladı gerçekten hazır mıydım? Hazır olmam gerekiyordu. Çünkü 2 yaş en kritik dönem, bebeklikten çocukluğa geçişin ilk adımlarının atıldığı en ufak hatanın ilerleyen yaşlarda kocaman bir dağ gibi önümüze çıkabildiği bir dönem. Eğer 2 yaşından sonrada emzirmeye devam edersem çocuğumun cinsiyetini keşfetme döneminde çocuk mastürbasyonuna sebebiyet vermekten korktum. 2 yaş sonrasında inat dönemi ve ben merkezci dönemin başlamasıyla "hayır" ı öğretememek ve ipleri tamamen onun eline vermekten korktum. Ve kendimi 9 Ekime şartladım. O gün geldiğinde sabah oğlumdan önce uyanıp göğüs uçlarımı bantlayıp onun uyanmasını bekledim. Uyandıktan sonra önce anne oğul sabah cilveleşmelerimizi yaptık sonrasında sanki karşımdaki kocaman bir adammış gibi ona memelerimde artık sütün kalmadığını ve bu yüzdende memelerimin acıdığını uff olduğunu söyledim. Kıvan iki memeye de bakmak istedi o an, ve uff olmuş diyerek tshirtümü indirdikten sonra yanımdan uzaklaştı. O gün hiç öğlen uykusu uyumadı çünkü memesiz nasıl uyunurdu bilmiyordu. Saat 20.30 civarı tüm günün yorgunluğunu artık taşıyamayan oğlumu yatağımıza götürdüm ve ne olduğunu anlamadan Kıvan uykuya daldı. 3 dakika sürmüştü. Allahım dedim bu benim oğlum mu? Bu kadar mıymış yani. İlerleyen saatlerde neler olacağını beklemeye başladım. Ne zaman uyanacaktı? Kaç kere uyanacaktı? Hemen uykuya dalabilecek miydi? Bu sorularımın cevabını ilk saat 23.00'da aldım. Kıvan uyanmış ve ağlayarak meme diyordu. Kucağıma aldım memenin uff olduğunu söyledim, kabullenmek istemedi. Kucağımdan kendini atmak istedi, direndim. Ninni söylemeye başladım sonuç 10 dakika sonra Kıvan tekrar uykuya daldı. Ben yine çok şaşırdım. Bu kadar çabuk uykuya dalacağını beklemiyordum taki saat gece 1'i gösterene kadar. Bütün günün yorgunluğu onu 1'e kadar idare etmişti anlayacağım. Evde kıyamet kopuyor, Kıvan kendini oradan oraya atıyordu. Zapt etmemiz imkansız hale gelmişti neredeyse. Resmen meme krizi geçiriyor kucağımda, yerde yatakta meme diye inliyordu. Allahım nasıl bir acıydı hem onun için hem kendim için. Bir an göğüslerimi koparıp atmak istedim. Görevini yerine getirdi benim için bir anlamı yoktu artık. Yeter ki oğlum acı çekmesindi o anki tek düşüncem. 3,5 saat mücadele ettik yorgunluktan halsizlikten sızdı oğlum tekrar kollarımda. Sabah saat 10'a geliyordu uyandığımızda. Hiç memeyi sormadı ilk defa gözlerini meme diye değil de çuf çuf diye açtı :). Kahvaltısını bir güzel yaptıktan sonra tüm şirinliği ile yanıma sokularak meme dedi (bunlar çok akıllı öyle bir işve cilveyle geldi ki bir anda yenik düşüyordum kendisine) Memeyi göstererek uff olduğunu söyledim. Hiç diretmedi oyununa geri döndü. Kıvan'ın doğum günü olduğu için onu Vialand'e götürme planı yapmıştık zaten. Toparlanıp evden çıktık. Orada oyuncaklara bindi eğlendi ve ilk memesiz öğle uykusuna pusetinde geçti. Zaten dışarıda olduğumuz vakitler pusetinde çok güzel uyuyordu Kıvan. Akşam eve döndüğümüzde zorlu bir sürecin bizi beklediğini biliyorduk. Evde de birlikte oyunlar oynadıktan sonra yatağımızın yolunu tuttuk. Ninniler, masallar derken 1 saat süren mücadelenin sonunda Kıvan uykuya daldı ve sadece 1 kere uyandı geri uyutması 15 dakika sürdü yine ninniler ve masallar eşliğinde. O gün gündüz hiç meme istemedi. Öğle uykusuna da mama sandalyesinde daldı. İşler artık daha mı kolaylaşıyordu benim için. Bundan sonraki süreçte gece uykularımızın saati ileriye alındı. Neredeyse gece 12'yi buluyor Kıvan'ın uyuması ama gece uyanmaları bitti çok şükür. Kendi bazen mıkırdanıp tekrar uykuya dalıyor. Bugün Kıvan'ın meme emmeyişinin 1. haftası (16.10.2015). Gece uykuları düzene girdi uykuya geçiş saatimizde 1 saat  geriye alındı. (İlerleyen günlerde eski saatine döneceğini hissediyorum). Memesiz uyumaya iyicene alışsın öğlende kendi kendine uykuya geçecek oğlum, ona güveniyorum. Şimdi sırada yataktan ayırma var. 2 yıldır oğlumla birlikte uyuyoruz, yine bana kalsa ömrümün sonuna kadar onunla birlikte uyurum ama ilerleyen yaşlarında horlamaya başlayacak ya şimdiden yatağı ayırmakta fayda var :)
Memesiz 1 hafta da Kıvan'da neler değişti? En önemlisi ulu orta her yerde meme krizlerine girmiyor, iştahı acayip arttı meme yerine bu sefer dilinde mama :) Neredeyse yemek yetiştiremiyorum adama. Tabi bazen keçi genliği tutuyor yemiyor o başka :). Benden uzaklaşır diye düşünüyordum ama çok daha bağımlı oldu. Ama bu rahatsız edici anlamda değil. Sevgisini çok daha güzel gösteriyor bana, göğsüme yatıyor birlikte çizgi film izliyoruz ya da kolumun altına giriyor kitap okuyoruz uyuyor.
Bende neler değişti? Sırt ağrılarım azaldı. Artık sabahları babamızın sırtımı kütürdetmesine gerek kalmadı. Deliksiz uyku uyumayı özlemişim onun keyfini çıkartıp güne patlak gözlerle başlamanın mutluluğunu yaşıyorum. İlk gün göğsüm çok şişti, pompayla boşalttım o sütü de Kıvan'ın kahvaltısına kattım ziyan etmedim. Benden önce yavrularına memeyi  bıraktıran arkadaşlarımdan göğsüne bol bol nane koy ve sar tavsiyesini alarak, dediklerini yaptım ve göğüslerimle ilgili bir sorun yaşamadım. Eğer 24 ay sonra değil de 23 ay sonra memeyi bırakmak isteseydim pişmanlıktan ölürdüm. Dolu dolu 24 ay emzirdim oğlumu 1 gün bile ayrı kalmadan. Sütümde son damlasına kadar helal olsun.

Şimdi sırada yataktan ayırma ve bez bırakma serüvenleri var. Eminim ki onlarında üstesinden çabucak geleceğiz.

Bu çocuk askere kadar emer, memeyi bırakamaz, işin çok zor diyenlere selam olsun.

Sevgiler bizden,

Deliksiz uykular dileklerimle.

Kıvan 2 yaşında



İlk doğum günümüzü kutladıktan sonra okula başlayana kadar sadece 3 kişilik bir kutlama yaparız diyen ben (anne) 2. Yaşımıza girmeye aylar kala babamızdan gizli hazırlıklara başkamıştım. Ne yapayım? Bebeklikten çocukluğa geçiş yapacağı bu özel günü sevdiklerimizle kutlamayalım mı?
Bu sefer tamamen anne yapımı olacak öyle abartıya kaçmayacaktım ki öylede yaptım. Ama 2 parti yaptık ;) Biri yazlık evimizde büyük anneler ve büyük babalarımızın bir arada olduğu, diğeri ise evimizde sadece oğlumun arkadaşlarının katıldığı.
Her şey yakın bir arkadaşımın beni Alev Şenol ile tanıştırmasıyla başladı. Kilolu olduğum için mağazalarda istediğim elbiseyi bulamayacak, bulsam bile dünyanın parasını verecektim ki Alev Hanım ben buradayım tatlım dedi. Hem istediğim elbise, hem bedenime göre özel dikim hem anne oğul takım hem de fiyatı bütçeme çok uygun başka ne isteyebilirdim ki Allahtan. 1 haftada kıyafetlerimiz geldi. Kafamda herhangi bir konsept yoktu çok şatafatlı bir şey istemediğim için konsept bir parti yapmayacaktım. Sadece turuncu ve yeşili çok sevdiğimiz için (1 yaş doğum günü partisinden de anlaşılacağı üzere) doğum günü süsleri renklerimizde belli oldu.
Doğum günü süsleri için ilk durak tabi ki Eminönü ve biz yine düştük yollara. Bile bile lades yaparak. Buradan 2 yaş doğum günü yapacak anne babalara sesleniyorum boşuna gitmeyin 2 yaş için hiç bir mağazada adam akıllı bir süs bulamadım. İstediğim renklerde ponpon, üzerinde happy birthday yazan banner, lolipop şeker ve renkli sakızlar dışında.
İlk doğum günümüzü gününden 2 hafta önce kutladık. 9 günlük bayram tatilinin bir kısmını ailemizin yanında geçirecektik bu yüzden tüm malzemeleri yanımıza alarak önce Belek sonra Çanakkale'nin yolunu tuttuk.
Kıvanın ilk partisini 3 ayı birlikte geçirdiği komşuları, anne anne, baba anne ve dedeleriyle birlikte kutladık. Özenerek oğlum için güzel bir pasta masası hazırladım. Anne annemiz birbirinden leziz ikramlıklar hazırladı, baba annemiz misafirlerimize kapılarını açtı. Son günlerde trenlere çok düşkün olduğu için pastamızı da trenli yaptırdım ki Kıvan pastasını görünce mutluluktan ne yapacağını şaşırdı. Geçen senelerden aklımda kalan sahil kenarında aile fotoğraf çekimi vardı. Ama babamız kabul etmez diye dile getiremiyordum. Bulunduğumuz yerde fotoğraf çekimine çok uygun olduğu için neden olmasın dedim. Babamıza biraz emrivaki yaparak hemen Çanakkale'den bir fotoğrafçı buldum. Arzu Hanım sağ olsun birgün önceden aradığım halde davetimi kırmayıp geldi. Parti öncesi deniz kenarında, evimizin bahçesinde resimlerimizi çekti. Bize çok güzel anılar bıraktı.
Sıra esas kutlamaya 8 Ekim'e gelmişti. Oğlum bu sefer arkadaşlarıyla doğum gününü kutlayacaktı. Bu yüzden misafirlerimiz ayrı bir öneme sahipti bizim için. Bebeklerimin en sevdiği yiyecekleri hazırladım. Masamızı ve evimizi süsledim. Bol bebekli, coşkusu yüksek, eğlenceli bir parti daha yaptık Kıvan'la,
Bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza teşekkürler.
Resimleri de en yakın zamanda paylaşıyor olacağım. İlla şimdi görmek isterseniz instagram hesabıma bir göz atın derim.

Sevgiler,

Dünyamı aydınlatan Güneş'ime

08.10.2013 saat 05.30 dünyamıza güneş doğacaktı açtık gözlerimizi. Yol aldık onu kucaklayacağımız yere. Saat 09.50'yi gösterdiğinde kucağımıza verdiler güneşimizi. Yüzü dünyamızı aydınlattı, kokusu beni benden aldı. Ne böyle bir güzellik görmüştüm ben ömrümde ne de böyle mis gibi kokan bir ten. Büyülendim... Gözümden akan yaşlara dur diyemiyor hıçkırarak ağlıyordum mutluluktan "ANNE" olmuştum.
Sen ne iyi ettinde geldin oğlum Bir yanım eksikmiş meğer onu tamamladın. Hoş geldin...
Ömrüme güneş, gönlüme neşe, evime huzur, ailemize sevgi, babanla bana aşk kattığın, bana anneliği yaşattığın için teşekkür ederim sana. Doğum günün kutlu olsun.
Seni seviyorum oğlum.

Annen

Kıvan 1 yaşında



365 gün, 52 hafta, 12 ay çabucak geçmiş oğlumun ilk yaşını kutlayıp, mumlarını üfleyeceğimiz gün gelivermişti.
Diş buğdayı hazırlıkları yaparken birçok firmanın konseptlerini incelemiş fiyatlarını almıştım. Fakat kafamda henüz belirlenmiş bir konsept yoktu sadece rengarenk olmasını ve Kıvan'a özel olmasını istiyordum. Hım bir de tüm detaylarıyla kendim uğraşmak istiyordum. Henüz yazlıktayken mekan araştırmalara başlayıp fiyat için teklifler alıyordum. Çünkü doğum günümüz Ekimin ilk haftası ve ben eve ağustos sonu gibi dönecektim. Bu da birçok mekanda yer olmaması anlamına geliyordu. Telefonda birkaç mekanla görüşmek için randevuları ayarlamış eve dönüş yolunu gözlerken bir taraftan hala organizasyon şirketlerinin konseptlerini inceliyordum.
İstanbul'a dönüp mekanlarla görüşmeye gittiğimde korktuğum şey başıma geldi. 8 Ekim ve 11 Ekim tarihlerinde istediğim mekanlarda maalesef yer yoktu. Kimisinde ise sadece 1-2 saat vakit geçirip apartopar mekanı terk etmemiz gerekiyordu ki bizden sonraki partiler başlayabilsin. Off gerçekten de çok zor bir işti. Sonrasında aklıma eşimin ailesinin üye olduğu Levent'te bulunan Levent Derneği geldi. Hem yer de bize çok yakındı. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır dercesine tüm sevimliliğimle işletmecisini kandırmayı başardım. Çünkü ilk defa böyle bir organizasyon yapılıyor, eski bir kurum olduğu için üyelerinin de yaş ortalaması yüksek olduğundan ötürü belki rahatsız olurlar düşüncesiyle doğum günü organizasyonu için çok fazla istekli değillerdi. Uzun uğraşlardan sonra kabul ettirmeyi başarmıştım. Şimdi sıra doğum günü süsleri alışverişindeydi. Herkes gibi ilk akla gelen yer Eminönü benimde ilk durağımdı, düştük yollara. Pepee, Mickey, Arabalar, Şirinler,Bıyık, taç konsepti için uygun adres Eminönü. Her dükkanda bunlardan bulabilirsiniz ama benim aradığım konsept bu olmadığı için Eminönü beni tatmin etmedi. Şekerleme, hediyelik asmak için ağaç ve renkli saksılar alıp ayrıldık oradan. Eve gelince internetten doğum günü süsleri satan siteleri inceledim. Çerçevesi, pankartı, amerikan servisi, peçetelikler, süsler, balonlar derken ciddi bir masraf çıkıyordu ortaya. Şeker büfesini katmıyorum bile. Pastası kurabiyesi oooo. Tek başıma uğraşmaya değmez diye düşündüm. Sonra karşıma hayatında ilk defa yavrusunun ilk yaşını kutlayacak hassas bir anneyi kırmayacak kadar özenli anlayışlı güler yüzlü 2 kadın çıktı, De Cooks Party sahibeleri. Ben anlattım onlar dinledi, şu kadar bütçem var dedim ama o da olsun ne olur dedim kırmadılar bir eksik 2 fazlayla harika bir iş çıkarttılar kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.
Kıvan müzikle yakından ilgili bir bebek. Malum müzik dersine de gidiyor, o zaman neden bir enstrüman çalarken yanında da hayvan dostları ona eşlik etmesin? Böylece konseptimizde belli oldu. "Kıvan'ın 1 yaş orkestrası" Davulda Kıvan, bateride şempanze, gitarlarda da tavşan ve aslan. Çok eğlenceli bir parti bizi bekliyordu.
İşin en zor kısmı gelmişti şimdi. Bütün bunları babamıza nasıl anlatacağız ve ondan nasıl para alacağız. Ahh tüm hevesim kursağımda kalabilirdi. Tatlı dilim tüm yılanları deliğinden çıkartabilir ama oğlak burcunun vermiş olduğu tüm inadı içinde barındırabilen mikennel kocacım bir şeye hayır derse dönüşü çok zor olurdu. Kendisinin en büyük zevklerinden biri de ne gerek var kelimesini bana karşı başarılı bir şekilde kullanabilmesi. Başımdan geçen tüm süreci kendisine anlatarak benzer konseptleri de onunla paylaşarak ilk doğum gününüm anlam ve önemini vurgulayarak çoook dil dökerek kendisini ikna ettim. (Parti sonunda demez mi ben en başından beri Gökçin'e söylüyordum bak ne güzel oldu diye. Sadece dişlerimi sıkarak tabii kocacım demekle yetindim. Ahh erkek milleti 😬sizde de durumlar böyle mi?)
En zor kısmı atlattığımıza göre sıra oğlumun kıyafetine gelmişti. Renkli ve eğlenceli bir konsept olacağı için takım elbiselere bakmadım bile. Yazlık sezonda kalktığı için renkli bir şeyler bulmakta zorlandım gerçekten. Bende terciğimi oğluma kot gömlek, kiremit rengi pantolon ve turuncu papyondan yana kullandım. Bana göre çok tatlı bir doğum günü bebişi oldu.
Gelen misafirlerimiz içinse kendi ellerimle yaptığım anneannemizin de yardım ettiği içinde Kıvan'ın resminin olduğu keçeden magnetler hazırladım.
Oğlum için çok güzel bir anı bıraktığımı düşünüyorum. Resimlerine keyifle bakacağı ilk doğum günü partisi. Aile büyüklerimiz yakın dostlarımız bu günümüzde bizi yalnız bırakmadı. En sevdiğimiz şarkıları bir araya getirdiğimiz cd mizle coştuk o gün oğlumuzla. Bol bol dans ettik. Hep güldük en önemlisi çok mutluyduk.

Gelelim parti detaylarımıza;
Davetiyemiz, app stordan indirdiğim programlardan yapmıştım. 
 
 
Salona girdiğimde beni bu rengarenk masa karşıladı.

Ahh bu resmi yakalamak için ne çok uğraşmıştım. Emeklerime deymiş değil mi?

Hani dedim ya 1 eksik 2 fazla. Eksik yoktu herşey fazla fazlaydı.


 




Pasta öyle olsun, söyle olsun demedim ben. Tamamen kendilerine bıraktım.



 Benim için bundan daha güzeli olamazdı heralde.

Görüntüsü kadar tadı da çok lezzetliydi.











 
Capcanlı bir parti oldu. Tüm renkleri içimizi ısıttı yağmura inat baharı yaşadık. Ben boşuna demedim zaten 1 yık önce evime güneşi doğurmaya gidiyorum diye.
İyi ki bizi seçtin oğlum, iyi ki bizi
Gülücüklerle dolu bir yaşam dilerim sana...
 
 
De Cooks Party melekleri Dilek ve Esra Hanım, sihirli bir değnek değdirdiler o günkü mutluluğumuza bize sadece gülmek ve dans etmek kaldı. Sonsuz teşekkürler.




İyiki doğdun oğlum, ilk yaşın kutlu olsun




 
 
08.10.2013 saat 09.50 hayatıma bir meleğin eli değdi. İsmimin önüne hayatımda alabileceğim en değerli sıfatı yerleştirdi bana "ANNE" Ötesi olmayan bir tutkuymuş. İçinde bir varlığa can vermek, onu koşulsuz büyütmek, büyük bir aşkla bağlanmak, her gün büyüdüğünü gözlemlemek.. İyi ki geldin oğlum. Dünyama güneşimi doğdurdun. Şimdi seninle güzel hayat, seninle renkler daha net, doğa mis gibi, deniz pırıl pırıl. İyi ki geldin oğlum yeniden öğrendim ilk kelimelerimi, emeklemeyi, oyun oynamayı. Seninle sevdim sana daha çok yetebilmek için ders çalışmayı, araştırma yapmayı. Yeniden sevdim babanı, seninle keşfettim parkları bahçeleri yeşili maviyi. Seni emzirirken nasıl bir maneviyata eriştiğimi izledim kendimde. Seninle tekrar tanıdım insanlığı ve en önemlisi şükretmeyi. Şükürler olsun oğlum iyi ki doğdun.
Göz yaşım, sevinç çığlığım MUCİZEM...

Seni seviyorum,

Annen