Bir yudum Kıvan

Bir yudum Kıvan

21 Nisan 2015 Salı

Doğum Hikayem


Oğluma...

08.10.2013
Gün hiç bu kadar güzel doğmamıştı. Hayatıma hoş geldin bebeğim...
Anneannele bütün gece neredeyse hiç uyumamıştık heyecandan. Gün daha aymamıştı ben yataktan kalkıp hazırlanmaya başladığımda 05:30 civarlarıydı. Babanı, dedeni uyandırdık. Doktorumuz sabah 7 de hastanede olmamızı istemişti o yüzden bir an önce hazırlanmamız gerekiyordu. Ben kocaman ama bir o kadarda sevimli göbüşüme yakışan gri uzun bir elbise giydim, seni daha güzel karşılayabileyim diye de biraz makyaj yaptım annecim. Evden çıkmadan anneannen babam resimlerimizi çekti, son kez aynı beden içinde çarpıyordu kalplerimiz, bu anıda ölümsüzleştirelim istedik. Çantalarımızı toparladık ve hastaneye doğru yola koyulduk. Hastaneye vardığımızda kapıda bizi bekliyorlardı, doktorumuz bir gün önceden personeli bilgilendirmiş. Hiç beklemeden bizi hemen odamıza götürdüler. Annaannen odayı süslemeye başladı, gelecek misafirlerimiz için ikramlıklarımızı çıkarttı, sevimli bir telaş ordan oraya koşuşturuyordu senin anlayacağın :) O sırada fotoğraflarımızı çekmek için Derya geldi yanımıza. Hiç vakit kaybetmeden başladı bizi fotoğraflamaya. Bu arada hemşireler gelip bana ameliyat elbisesini giydirdiler. Ameliyathanenin hazırlandığını kısa bir süre sonra beni aşağıya götürmek için tekrar geleceklerini söylediler. Hastaneye ilk gelen Nurcan Teyzen ve Tunç Enişten oldu. Babaannen ve dedende katıldı aramıza. Bu arada Derya ablan hiç durmuyor her anı ölümsüzleştirmek, ileride senin görebilmen için devamlı resimlerimizi çekiyordu. Gırgır şamata derken beklenen kişiler de beni ameliyathaneye götürmek için odadan içeriye girdiler. Deden beni videoya alıyor, baban ellerimden sımsıkı tutuyor anneanne ve babaannenin gözlerinin içi gülüyor birazda nemli tabi asansöre doğru ilerliyorduk. Ameliyathaneye kadar saçlarım hep açıktı. Hemşireler de fotoğraflarda güzel çıkayım diye müsade etmişlerdi :) Ameliyathane kapasında bonemi taktılar, babanı da giyinmesi için başka bir odaya götürdüler. Benim için heyecan dolu dakikalar asıl o anda başladı meleğim. Sana dokunmama, kokunu içime çekmene dakikalar kalmıştı. Anestezi uzmanu epidural yapmak için yanıma geldi. Ben biraz tedirgin olmuştum ya doğru duramazsam, iğne yanlış yere batarsa diye ama hiçte öyle olmadı. Doktorumuz çok başarılıydı, hiç hissetmedim bile epidural iğneyi. Banu Hanım'da yanımdaydı zaten ellerimi tutuyordu. Yavaş yavaş belimden aşağısı uyuşmaya başladı. Çok tuhaf hissettim kendimi et yığını gibiydim. Sonra beni ameliyat masasına yatırdılar ve doktorumuz seni kucağıma biran önce vermek için operasyona başladı. Ben hem narkozun etkisiyle hem de sana kavuşacağımın heyecanıyla biraz nahoş oldum. Önce midem bulandı, gözlerim kararır gibi oldu. Bu durumu anestezi uzmanına söyledim birşeyler yaptı ve normale döndüm, sonra çenem öyle bir açıldı ki sorma :) Babanı sordum baktım yanımdaymış, yeşil kurbağa gibi çok komik gözüküyordu. Sonra Derya yı aradı gözlerim onu ameliyathaneye alıp almadıklarını bilmiyordum eğer o anda orada değilse çok üzülürdüm çünkü doğduğun anı o görecek ve fotoğraflayacaktı. Ben Derya nerede Derya nerede? diye sayıklarken o işinin başında bizi çekiyormuş zaten :) Çok uzun sürdü bebeğim hala çıkmadı mı derken çocuk doktoru seni koltuk altından tutmuş işte burada dedi................
Dedi ve o anı hiçbir zaman unutamam bebeğim sen gelmiştin. Pespembe tenin, simsiyah saçların, melek yüzünle bana bakıyordun. Biraz da buruşuktun ama bu çok normaldi tabi 9 ay boyunca karnımda bir suyun içinde can bulmuştun. Çılgınlar gibi ağlıyordun sanki etinden bir parça kopartıyorlardı ama o anda ağlayışın o kadar önemliydiki, sesinde bana dünyanın en iyi operasında söylenen Arya gibi geliyordu. Ben sesinle mest olurken seni de bir havluya sarıp benim koynuma getirdiler ve o anda sustun bebeğim, tanıdın beni annendim çünkü senin. Sadece 1-2 dakika yatırdılar seni göğsümde melek yüzünü çok az görebildim. Bakımların yapılmak üzere bebek hemşiresi aldı seni benden ve sen yine yaygarayı koparmaya başladın, tüm ameliyathaneyi ayağa kaldırdın bebeğim. Banu Hanım çekeceğiniz var bundan geride koyamayız yandınız demişti :)) Babanıda çıkarttılar sonra odadan, benim biraz daha işim vardı operasyon devam ediyordu. Kısa bir süre sonra beni de yukarı çıkardılar. Yine el sallayarak dolaştım koridorda, bebek odasının önünden geçerken babam seni gösterdi bana ama çok net göremedim seni. Teyzen, Semra Teyzen, Müfit Abin bizi sevenler yanımızdaydı. Hepsiyle merhabalaştım.
Şimdi yazacaklarım bir film şeridi gibi geçiyor aklımdan baş rol oyuncuları da biz. Bu film senin filmin benim filmim babanın filmi çünkü. Bana göre yeryüzünde çekilebilecek en güzel film...
Kapıda güzel hemşiremizin kollarında girdin içeriye, üzerinde Ercan Abilerin aldığı penguenli takımın vardı. Mis gibiydin annem pespembe pürüzsüz... Ne yapacağımı bilemeden kollarıma verdi seni hemşire. Kokladım seni.. içime çeke çeke kokladım öptüm ve hıçkırıklara boğuldum. Birisinin beresini çıkartık koklamak istiyor dediğini duydum. Nede güzel tercüme oldu bana. O anda ağlamaktan ve senin kokunu içime çekmekten başka birşey yapamıyordum. Hemşire bereni çıkardı artık daha net duyuyordum kokunu cennet bahçesi de bu kadar güzel mi kokuyordu acaba? Kaç dakika sürdü bilmiyorum ama ömrümün sonuna kadar kokunu içime çekerim bebeğim. Birden toparlan Gökçin dedim kendi kendime. Nasıl kokunda kaybettiysem kendimi toparlan ayıp oluyor insanlara diye düşündüm, yavaş yavaş sakinleşmeye başladım. Ama seni koklamayı hiç bırakmadım. Sonra etrafıma baktım herkesin gözleri nemli :) Hemşire ablan girdi devreye, emzirme seromonisi başlayacaktı. Misafirlerimizi odadan çıkarttı, rahat edebilmemiz için koltuk altıma yastıklar yerleştirdi. Seni göğsüme verdi ve sen o minicik ağzınla sanki yıllardan beri bu işi bilirmişcesine beni emmeye başladın. Sanırım yeryüzünde sana verebileceğim en büyük armağan sütüm bebeğim. Afiyet olsun ve ömrümün sonuna kadar helal olsun...
Odamız hiç boş kalmadı sevgilim ne çok sevenimiz varmış. Herkesin gözü senin üzerinde sen yeni dünyaya alışma derdinde saatler akıp geçti hastanede. Epidural sezeryandan korkmamın nedenlerinden biri de ya dikişlerim yüzünden hemen toparlanamazsamdı. Ama öyle bir güç veriyorki yüce rabbim ertesi gün tek başıma yataktan kalkabilmiştim.
Hastanede 2 gece 3 gün kaldık bebeğim. Bu süre zarfında kral ve kraliçeler gibi ağırlandık odamız hiç boş kalmadı. Tüm sevdiklerimiz değerli dostlarımız yanımızdaydı.
Artık evimize gitme, yeni hayatına başlama vakti gelmişti.

Bitmeyecek bir rüya gülen gözler bizimleydi artık...

Kocaman sevgilerimizle,




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder