Etrafa haber salın a dostlar doğum fotoğraflarımızı kim çekecek? Her anı bir başka güzel şu hamileliğin her saniye yapacak birşey buluyorsun. Sıra geldi doğum fotoğrafçısı araştırmaya. Allahım hormonlarımın bana vermiş olduğu yetkiyle her an zırlamaya hazırım. Birde iş yerinde doğum fotoğrafçısı araştırmak da hiç olacak iş değildi. Ben her girdiğim internet sitesinde resimlere baktığımda açıyordum gözyaşı musluklarını. Eminim resimlerde gördüğüm yeni doğmuş bebeğini kucağına alan babalardan büyük annelerden dedelerden çok ağlamışımdır.
Neyse gelelim esas meseleye. Fotoğraf çekimleri için belli bir bütçe ayırmıştık kocişi ikna edene kadar canım çıktı tabi. Kendisi ne gerek varlardandır çünkü. Önce ablamın doğum fotoğraflarını çeken Şengül Pallı'nın ofisini aradım ondan fiyat teklifi aldım. Bütçemizin çok üstündeydi. İnternetten isim araştırmaya başladım kimi aradıysam gerçekten uçuk rakamlar söylüyorlardı. Hatta doğumdan sonra kursa gitsem de bu işemi başlasam diye düşünmedim değil :)). Bir taraftan birdaha geri dönüşü olmayan o muhteşem anların gerçek profosyoneller tarafından ölümsüzleşmesini istiyorum bir taraftan da 6000 TL lere kadar çıkan fiyatlar karşısında bu işten vaz mı geçsem diye düşünüyordum. Derken İmdadıma canım arkadaşım Kevserim yetişti. Sayesinde Bebeletto ile tanıştım. Sahibesi Şebnem Özinal. Kızı Ayşe'yi dünyaya getirdikten sonra eşiyle bu işi yapmaya karar vermişler. Çok sıcak, cana yakın bir çift. Kevserle birlikte Maslak'taki ofislerine gittik. Birlikte albümleri inceledik. Paketlere göz attık. Hastane ve ev çekimi için gerçekten çok uygun bir fiyat aldım. Kevser'in de etkisi büyük ama kendileri gerçekten de bu piyasaya göre çok uygun fiyat veriyor.
Fotoğraflarımızı Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğrafçılık bölümünden mezun Derya çekti. Çok tatlı sempatik bir kızdı. Bizi hiç kasmadan germeden işini halletti. Doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası resimlerimizi çekti. 2 gün hastanede bizimleydi. Ona da sonsuz teşekkürler. Ev çekimi için ise bebeğimin göbek bağının düşmesini bekleyecektik.
Doğum fotoğraflarımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Keyifli seyirler, sevgiler.
Bir yudum Kıvan
31 Ağustos 2014 Pazar
14 Ağustos 2014 Perşembe
İsim seçimi
Başkası adına karar vermenin zorluğunu ilk defa yaşamıştım oğluma isim ararken.
Hamile olduğumu öğrenir öğrenmez isim arayışlarım başlamıştı. En büyük yardımcım google idi. Her gün yüzlerce isim ve anlamlarını okuyor ama hiç birisine bir türlü ısınamıyordum. Dedim ya başkasının adına karar verecektim sonuçta. Ya bebeğim bizim koyduğumuz ismi beğenmezse ya farkında olmadan onu alay konusu yaparsak ilk okul arkadaşlarına. Sorular hep aklımı kemiriyordu. Zamane gençleri bizlerde yaşamışızdır isimlerden farklı anlamlar çıkartmayı. Birçoğumuz üzülmüş, birçoğumuzda dalga geçtik diye sevinmişizdir.
Kız olursa adı belliydi "Bade" beni ağzımdan çıkan ilk kelime teyzeme söylediğim. Bebekler agu derken ben ilk bade demişim ve 30 yıldır da teyzeme Bade demeyi tercih ediyorum. Meğer ne güzel bir anlamı varmış Bade'nin yıllanmış şarap demekmiş. Erkek isimlerinden de Kayra'yı beğeniyordum. Anlamı ise büyük birisinden gelen iyilik, ihsan ve lutuf imiş.
Bebeğimin cinsiyetini öğrenmeye giderken bana aile büyüklerimiz eşlik etmişti. Babamız iş seyehati için yurtdışındaydı annecikler babacıklar bebeğimle beni yalnız bırakmadılar. Doktorumun bebeğimizin erkek olduğunu söylediğinde ilk sevinç çığlığı dedemizden (kayınpederimden) geldi. Bende " o zaman gelsin junior Kıvan " dedim.
Böylelikle oğlumuzun ismini belirlemiş olduk. Babamızda bana jest olsun diye diğer dedesinin (benim babamın) de ismini yazdırdı nüfus cüzdanına. Ahmet Kıvan oldu oğlumun adı. Dedelerimgibi sağlıklı, akıllı, efendi olsun canımın içi.
Gelelim Kıvan'ın anlamına. Ben Kıvan adını ilk kayınpederimde duymuştum. Sanırım oğlumda benim gibi tek olacak arkadaş ortamlarında :)
Kıvan "kıvanmak" kelimesinden geliyor. Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak anlamına geliyor.
9 ay boyunca tek başına o zorlu süreçten benim kucağıma geldin ya o andan itibaren ben seninle iftihar ediyorum bebeğim. Umarım sende dedelerinin isilerini iftiharla, severek taşırsın.
Seni seviyorum bebeğim...
Hamile olduğumu öğrenir öğrenmez isim arayışlarım başlamıştı. En büyük yardımcım google idi. Her gün yüzlerce isim ve anlamlarını okuyor ama hiç birisine bir türlü ısınamıyordum. Dedim ya başkasının adına karar verecektim sonuçta. Ya bebeğim bizim koyduğumuz ismi beğenmezse ya farkında olmadan onu alay konusu yaparsak ilk okul arkadaşlarına. Sorular hep aklımı kemiriyordu. Zamane gençleri bizlerde yaşamışızdır isimlerden farklı anlamlar çıkartmayı. Birçoğumuz üzülmüş, birçoğumuzda dalga geçtik diye sevinmişizdir.
Kız olursa adı belliydi "Bade" beni ağzımdan çıkan ilk kelime teyzeme söylediğim. Bebekler agu derken ben ilk bade demişim ve 30 yıldır da teyzeme Bade demeyi tercih ediyorum. Meğer ne güzel bir anlamı varmış Bade'nin yıllanmış şarap demekmiş. Erkek isimlerinden de Kayra'yı beğeniyordum. Anlamı ise büyük birisinden gelen iyilik, ihsan ve lutuf imiş.
Bebeğimin cinsiyetini öğrenmeye giderken bana aile büyüklerimiz eşlik etmişti. Babamız iş seyehati için yurtdışındaydı annecikler babacıklar bebeğimle beni yalnız bırakmadılar. Doktorumun bebeğimizin erkek olduğunu söylediğinde ilk sevinç çığlığı dedemizden (kayınpederimden) geldi. Bende " o zaman gelsin junior Kıvan " dedim.
Böylelikle oğlumuzun ismini belirlemiş olduk. Babamızda bana jest olsun diye diğer dedesinin (benim babamın) de ismini yazdırdı nüfus cüzdanına. Ahmet Kıvan oldu oğlumun adı. Dedelerimgibi sağlıklı, akıllı, efendi olsun canımın içi.
Gelelim Kıvan'ın anlamına. Ben Kıvan adını ilk kayınpederimde duymuştum. Sanırım oğlumda benim gibi tek olacak arkadaş ortamlarında :)
Kıvan "kıvanmak" kelimesinden geliyor. Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak anlamına geliyor.
9 ay boyunca tek başına o zorlu süreçten benim kucağıma geldin ya o andan itibaren ben seninle iftihar ediyorum bebeğim. Umarım sende dedelerinin isilerini iftiharla, severek taşırsın.
Seni seviyorum bebeğim...
8 Ağustos 2014 Cuma
Bizim evin Şetafettini Minik
Evet, resimde gördüğünüz tüy yumağı bizim evin şerafettini Minik :) Doğduğu ilk günden itibaren (Mayıs 2009) bizimle birlikte paşalar gibi yaşıyor. Sevimliliği ile kediden nefret eden annemin kedilere olan bakış açısını değiştirdi bile. Bizde kaldıklarında koyun koyuna yatıyorlar.
Minik bizim evin altın topu, bütün stresimizi bir bakışıyla almayı başarıyor. Anlatılmaz yaşanır cinsten davranışlarıyla bizi gülmekten geçiriyor, insan gibi tv seyrediyor ve kendi dilinde ne anlatmak istiyorsa bunu başarıyor. Kısacası çok akıllı bir kedi. Ama bizim büyük bir problemimiz var... Minik'e bir kardeş geliyor. Onun gibi 4 ayaklı tüy yumağı birşey olmayacak, birbirlerine nasıl alışacaklar, evin reisi tek odak noktası iken 2. plana atılmak Minik'i nasıl etkileyecek bilmiyoruz. Bu nedenle kara kara düşünmeye başladım. Eşim bu konuda çok rahat 4'ümüz geçinir gideriz diyor ama benim endişelerim var. İnternetten yeni doğan bebek ve kedi birlikte nasıl yaşar? sorusuna çok yanıt aramaya çalıştım ama hemen hemen herkes yazılarını yarım bırakmış. Şuanda hamileyim bir kedim var doğum yapınca detayları paylaşırım diye yazmış ama gerisi yok. BEN ÖYLE YAPMAYACAĞIM. (Tabi büyüklerimiz bizden habersiz kedimizi kaçırırsa bilemiyorum) Deneyimlerimizi detaylı bir şekilde hayvan dostu annelerimizle paylaşacağım. Şimdi yazımı okuyan evinde kedi besleyen annelerimizden yardım mesajları bekliyorum.
Anne anneler, baba anneler, teyzeler başladı bile söylenmeye bebekle kedi aynı evde olmaz diye. Evlat için çiğ tavuk yenir sözünü annemler hakkı ile veriyorlar. "Bebek doğunca biz alır bakarız, biraz büyüsün sonra geri alırız" Ama bizim kedimiz o kadar ürkekki biz olmadan özellikle yabancı bir evde asla yapamaz. Bizi özler eşyalarını ister. Çünkü kediler köpekler gibi değil. Onlar eşları sahiplenirler yeni eşylara alışmaları çok uzun sürer.
Benim planım bebek doğduktan sonra kedimizi gözlemlemek ona zarar verecek bir harekette bulunursa anne anneye veya teyzesine geçici bir süre emanet etmek. Gerçi bir zarar vereceğini sanmıyorum ama ilgi azalacağı için bir kıskançlığa kapılıp bizi üzecek bir harekette bulunmasını istemiyorum. Henüz rüyalarıma da girmedi çok şükür inşallah girmez. Hani kediler bebeklerin göğsüne oturup nefes almasını engellerlermiş ya o tip rüyalar. Yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Allah korusun. Bizimki de bizim üstümüze çıkıp uyumaya bayılır... off offff...
Devamı Ekim'den sonra :)
Uçak ve göbek
Bir bebek bekliyor olabiliriz ama bu durum kesinlikle bizim seyahatlerinize engel olmamalı. Alacağımız birkaç küçük önlemle sağlıklı bir şekilde seyahat etmek ve hamilelik dönemimizi monotonluktan kurtarmak tabikide mümkündür. Hem bizi yormayacak kısa seyahatler hemde doktor izninde yapacağımız uzun yolculukla bu sürecimizi daha da eğlenceli hale getirebilir.
Benim hayatımdaki ilk uzun uçuşum hamilelik sürecime denk geldi. Hamileliğimin 18. haftasında Newyork'a uçtum. 10 saatlik bir uçuşun sonunda pestilim çıkmıştı ama günün aydınlanmasıyla iyiki gelmişim dedirten bir atmosferle karşılaşmanın mutluluğu paha biçilemezdi.
Yolculuğum zor geçti, tek başımaydım. Özenle seçilmiş bir koltukta oturmama rağmen hiç rahat edemedim. Toplasam belki 1 saat uyumuşumdur. Sürekli ayakta, kabin memurlarıyla sohbet ederek ve hamileliğin vermiş olduğu tüm nimetlerden faydalanarak tamamladım 10 saatimi. Business Classta değildim ama onların iki katı fazla hizmet ve ikram aldığımı söyleyebilirim. Hele pasaporttan geçmek hiçbir zaman bu kadar kolay olamaz heralde. Hamile olduğumu söylediğim an bütün kapılar açıldı ve benden 1 ay önce Newyork'a giden kocamın tam 2 saat beklemiş olduğu kuyruk benim için 2 dakikaya inmişti Artık nasıl gerine gerine çıktığımı siz düşünün. Göbüşüm sağolsun
Yolculuk öncesi doktorumla görüşürüp bu haftalarda uzun uçuşların bebek ve benim için bir zararı olmayacağını öğrenmiştim, içim çok rahattı. Sadece bol bol yerimden kalkıp dolaşmamı istemişti. Ben de onu fazlasıyla yaptım. Ve ilk uzun yolculuğum gayet başarılı geçmişti. Dönüşümüz ise kocamın yanımda olmasıyla daha rahattı tabi. Bütün uçuşu onun üstünde uyuyarak ya da onu koltuktan atıp boylu boyunca yatarak geçirdim. Ne yapalım bir baba oğlu için herşeye katlanmalı
Siz siz olun hamileyim diye kendinizi sosyal hayattan koparmayın. Biz hasta değiliz biz bir mucizenin oluşumuna sebebiyet veren üstün varlıklarız. Kendinizi hiçbirşeyden soyutlamayın. Tadını çıkarın. Biz özel, seçilmiş insanlarız...
İlk tekme
Bu duyguyu kaleme alabilecek kelime var mı? haftalardır düşünüyorum. Öyle yaz yok, böyle yaz olmaz. Bir türlü beceremiyorum. Yine beceremeyeceğimi biliyorum ama başladım bu sefer...
Mayıs'ın ilk haftalarında içimde kelebekler uçuşmaya başladı. Neydi onlar bilemiyorum tabi. İnternet sitelerinden edindiğim bilgilere göre bebeğimi hissetmeye başlayacağım zaman gelmişti. Acaba içimde o mu kıpırdıyor diye düşünürken 13 Mayıs Pazartesi günü oğlumdan ilk tekmemi yedim . Bir erkek tarafından tekmeleneceğim günü sabırsızlıkla beklemek aklımın ucundan dahi geçmezdi . Ve sonunda oldu. Minik fasulyem artık büyümüş annesine bak ben burdayım dercesine arka arkaya ufak dokunuşlar yapıyordu. Ofiste olmamın dezavantajıyla mutluluğumu doyasıya yaşayamamıştım tabiki . Ama şunu söyleyebilirim ki, şimdi ben gerçek bir anneyim artık! İçimde, bir ömür boyu koşulsuzca sevip kollayacağım bir can büyütüyorum. İnsan asıl onu hissettiği vakit anlıyor; bebeğin, ne kadar mucizevi bir olay olduğunu.
Mesai bitimi koşa koşa eve gittiğimde anneannesinede o duyguyu yaşattım. Garibim o da ilk torun heyecanıyla zevkten dört köşe, minik paşasının gelmesini bekliyor. Babası bu duygumuza telefonda ortak oldu. Kendisi iş için çoook uzaklardaydı çünkü.
Oğluşum her sabah annesini o güzel dokunuşlarıyla uyandırıyor. Gün içerisinde yüzünde gülümsemeler açmasına neden oluyor. O iyiki var, iyiki gelmiş. Şimdi tek duamız onu sağlıkla kucağımıza almamız....
Kız mı, erkek mi?
Anne adayının hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren tek düşündüğü yavrusunu sağlıklı bir şekilde kucağına almasıdır diye düşünüyorum. Çünkü benim öyle oldu. Sağlıklı olsun da kız erkek fark etmez diyenlerdendik biz. Ama benim açımdan hep amalarım vardı :) Önceleri, kız olsun onu süsleyip püsleyeyim diye geçirirdim aklımdan. Ben büyümeye başlayınca da erkek olsun koluna gireyim gerine gerine dolaşayım demeye başlamıştım arkadaş sohbetlerinde. Sonrasında sağlıklı olsunda nasıl olursa olsun diye bitmişti cümlelerim.
Şimdi öğrendik bebeğimizin cinsiyetini. Eşim bir gün öncesinden Amerika yolcusuydu o yanımızda değildi ama anneannemiz, babaannemiz, dedemiz, teyzemiz bizi yalnız bırakmadı bu heyecanlı serüvenimizde. Anneannemiz ve kayın pederim erkek, babaannemiz ve teyzemiz ise kız istiyorlardı. Doktorumuzda müjdeyi dedemize verdi. Evet ben Allah'ın izniyle bir erkek annesi olacağım. Yazarken bile gözyaşlarıma hakim olamıyorum. O anı siz düşünün :)
Sıra bu haberi babamıza vermeye gelmişti. Halbuki Dallas'a indiğinde beni aramış. "Aşkım çok yorgun olacağım uyanınca ben seni arar öğrenirim cinsiyeti" demişti. Ama onun içten içe erkek bebek beklediğini bildiğimden dayanamayıp aradım ve o klişe sözü erkek adamın oğlu olur'u söyledim. Tabi benim adam yorgunluk morgunluk dinlemeden yataktan fırlayıp bebeğimizin 2 yaşına kadar giyeceği tüm kıyafetleri almış o sevinçle. Sizin anlayacağınız bir AVM'nin çocuk mağzalarını talan etmiş :) Bir nevi kendisine oyun arkadaşı geliyor tabi ondan mutlusu olamaz :)
Sıra geldi minik paşamızın hayata gözlerini açmasına... Sabırsızlıkla tüm aile onu bekliyoruz.
İlk kalp sesi
23.02.2013 bebeğimizle tanışacağımız gün. Heyecandan uyunulmayan bir gecenin ardından sabahın erken saatinde kalkılıp sanki birbirimizi ilk defa görecekmişiz duygusuyla, En güzel halimle, en temiz kıyafetimle, en güzel kokumla çıkmak istedim yavrumun karşısına. Randevumuz saat 11:00’daydı. 10:45’de hastanede yerimizi almıştık. Heyecanla sıramızın gelmesini beklemeye koyulduk. Beni çağırdıklarında eşimin elinden sımsıkı tutarak doktorumuzun odasına doğru yol aldık. Birkaç adımlık o mesafe uzun bir maratonmuş gibi geldi bize.
Hemşire hanım beni hazırladı, doktorum yanıma geldi ve ekranda minicik, fasulye tanesi kadar olan bebeğimizin ilk görüntüsüyle karşılaştık Yeryüzünde milyarlarca insan doğuyor ama insan kendi başına gelmeden onun ne demek olduğunu anlamıyor. Minicik bir fasulye tanesi içimde can bulacak ve ömrümün sonuna kadar benim bir parçam olacak. Hala inanması zor geliyor. Kucağıma alacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum. Ben bu rüyada yaşarken bir ses ile uyanı verdim ansızın... Bebeğimizin kalp atışları inanılmaz hızlı ve kuvvetli 6 haftalık bir fasulye tanesinden çıkabileceğini tahmin etmeyeceğiniz kadar kuvvetli. Sanırım yer yüzünde o sesin üstünde bir ses yoktur benim için, yer yüzünde duyacağım en muhteşem sesti yavrumun kalp atışlarının sesi...
Doktor ve hastane seçimi
Hamile olduğumu öğrendikten sonra bizim için en önemli dönemlerden biriydi doğru doktor ve doğru hastane seçimi Uzun araştırmalar sonucunda sevgili doktorumuz Banu Bingöl Günenç’e ulaştık , Gayrettepe Florence Nightingele Hastanesi'nde. Doktorumuzu ilk gördüğümüz an ona içimiz ısındı araştırmalarımızın doğru sonuca ulaştığını anladık.
Doktor seçimimizde birkaç kriterimiz vardı bizim. Aslında önce olaya hastane seçmek ile başladık. Yıılardan beri bu an için ödediğimiz özel sağlık sigortamız ve eşimin işinden de olan ikinci bir özel sağlık sigortamız olduğu için gönlümüz çok rahattı.
Hastane seçiminde ilk önceliğimiz eve yakın ve ulaşımının rahat yollarının geniş ve düzgün olmasıydı. Çünkü İstanbul gibi metropol bir şehirde yaşadığımız için trafik sorunu ile karşılaşmak istemiyorduk. Özel hastane denilince akıllara ilk gelen Amerikan ve Acıbadem Hastaneleri oluyor. Ben hem Amerikan hem de Acıbadem Maslak Hastane’sinde daha önce operasyon geçirmiştim. Her iki hastane hakkında da bilgi sahibiydim ama Amerikan Hastanesinin ulaşımının çok zor, (Nişantaşı trafiğini ve yolların tek yön oluşu gibi) Acıbadem Maslak Hastanesinde de tatsız bir olay yaşamamız sebebi ile bu iki hastaneyi diskalifiye etmiş olduk tabiki de bu bizim doğum için tercihimiz. En ufak bir rahatsızlığımızda Amerikan Hastanesi’nin yolunu tutuyoruz.
Gayrettepe Florence Nightingele'i seçmemizin nedini doktorumuzun o hastanenin doktoru olması ve evimize yakın, ulaşımının rahat olmasıydı.
Gelelim doktorumuzu nasıl bulduğumuza, herkes gibi öncelikle çevremde daha önce doğum yapmış sözüne güvendiğim insanlara danışarak bu yola koyuldum. Ama kafamda bir kriterim vardı. Hastanede muayene olacağım ve doktorun özel muayanesi olmayacak. Malasef her meslekte olduğu gibi bu kutsal meslekte de işini çıkar ilişkisine çeviren birçok insan var. Bu kriterimle yola çıktığımda kendimi doktorumun karşısında buluverdim. Kendisiyle ilgili yazılan yorumları okudum ve çok hoşuma gitti. Birde burada paylaşmam ne kadar doğru bilemiyorum ama doktorumu merak edip arama motoruna ismini yazdığınızda Ebru Gündeş’inde doktoru olduğunu okuyacaksınız. Buda önemli bir etken olmuştu benim için. Çünkü magazinden takip ettiğim kadarıyla geçirdiği beyin kanaması nedeniyle doğum sürecinin zorlu olduğunu duymuştum. Kendisinin de seçiminin Banu Hanım’dan yana oluşu beni doktoruma daha bir yakınlaştırdı. Böylelikle Banu Hanım ile heyecanlı maratonumuz başlamış oldu.
Bizim Hikayemiz
Hikayemiz 06 Şubat 2009 Cumartesi saat 20:00’da birbirimizin gözlerinin içine bakarak EVET dediğimiz o andan itibaren başladı. 2008 Temmuz ayında tanıştırılıp 2 ay sonra nişanlanıp 5 ay sonunda ise birlikte bir ömür boyu yaşayacağımız yuvamıza ilk adımımızı attık. Bu yıl ise 4. Evlilik yıl dönümümüzü geride bırakmaya hazırlanırken birbirimize verebileceğimiz en güzel hediyenin haberini aldık. Evet.. artık karı koca ve kedimizle birlikte 4 yılılımızı geçirdiğimiz evimize minik bir bireyin katılacağı haberini aldık. O duyguyu sizlerle paylaşmayı çok isterim ama ancak gözlerime bakarak anlayabilirsiniz. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı an varya işte o an bu an...
Bizimde keyifli, heyecanlı ve bir o kadarda yorucu yolculuğumuz bu vesile ile başlamış oldu. Benim bu blogu açmamda birçok sebep var. Bu sebepleri kategoriler halinde sizinle paylaşacağım. Benim cevapsız kalan sorularıma sizlerde cevapsız kalmayın diye bu keyifli zaman diliminde sizlerle olmak istedim.
Açıklama
Geçen sene Mayıs ayında karar verdim blog yazmaya. İlk heyecanım, annelğim adında, Hayatımın en mutlu haberini aldıktan sonra sevinç çığlıklarımı paylaşmaya...
Önceki hesabım başka bir blogdaydı ve tablet ya da akkılı telefonlardan yayın yapamıyordum. Bu yüzden ara vermek zorunda kalmıştım takii blogspot ile tanışana kadar. Şimdi yazılarımı buraya ekleyip kaldığım yerden devam edeceğim.
Mutlu okumalar herkese :)
Önceki hesabım başka bir blogdaydı ve tablet ya da akkılı telefonlardan yayın yapamıyordum. Bu yüzden ara vermek zorunda kalmıştım takii blogspot ile tanışana kadar. Şimdi yazılarımı buraya ekleyip kaldığım yerden devam edeceğim.
Mutlu okumalar herkese :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)